EN YENİLER
"5 ARALIK DÜNYA MÜHENDİSLER GÜNÜ" ŞEKLİNDE ÖZEL BİR GÜN YOKTUR!
GÖKBEY envantere giriyor! Cumhurbaşkanı Erdoğan GÖKBEY'in teslim törenine katıldı
Milli hava platformları Türk mühendislerine emanet
Bayraktar TB3 SİHA, 9'uncu test uçuşunu tamamladı
Türkiye'nin savunma sanayisindeki son durumu
Milli Helikopter Yakalama ve Transfer Sistemi KUŞKAPANI Kabul Testlerini Tamamladı

Söylenceler ve Yazılı Belgeler İzinde

Toroslarda Bir Keşif:  Ostrea Jeositi

Emekli öğretmen Turgut Çalışkan izci eğitimcisi.  Etrafındaki gençlere,  eskiden görev yaptığı köylerde gerçekleştirdiği doğa yürüyüşlerinden, bu yürüyüşlerde karşılaştığı ilginç oluşumlardan sık sık bahsediyor.  Biz de böylece, bir fosil ağaç ormanından haberdar oluyoruz. Böylesi bir fosilleşme için kaya türü olarak Toroslar uygun değil, ama neden olmasın. Doğa, bazen sürprizler yapabiliyor.

Fosil ağaçlar, silisçe zengin suların bitki hücreleri içine girerek bitki kalıntısını silisleştirmesiyle oluşuyor. Ağaçların içinde biriktiği silise doygun göl suyu içinde, silisce zengin volkanik getirimlerin etkisiyle asidik bir hidrotermal döngü oluşuyor. Bu döngü sonucunda, ağaçların hücre çeperleri ve boşluklarına silis kürecikleri birikiyor. Silisleşen ağaçlar, daha sonraki evrelerde oluşan volkan patlaması ürünü olan volkan külleri, tüfleri, lavları ile örtülüp, taşlaşıyor. Bu, mineralojik bileşimin kristalizasyon yoluyla değişmesi olayı. Bilimsel terminolojide buna “Petrifikasyon” deniyor. Silisleşmiş ağaçlar için, lav, volkan külü, tüf, tüfit üreten bir volkanizma olması gerekiyor ki, Toroslarda böylesi bir faaliyetin kanıtı olabilecek kayalar yüzeylemiyor.

Fosil ağaç ormanları nadiren var dünyada. Midilli’de olanı çok ünlü ve her yıl 40.000 turist çekiyor adaya. Ülkemizdeki Çamlıdere-Pelitçik (Ankara) köyündeki fosil ağaç ormanı örneği ise yıllardır bilinmesine rağmen, jeositlere ilginin arttığı son birkaç yıldır ve çoğu tahrip edilmiş olarak ancak gündeme gelebildi.  

Hadi bakalım deyip, belki bir bilinmezi ortaya çıkaracağız heyecanıyla yola çıktık. Turgut beyin elinde eskimiş bir kitap vardı.  “Cenupta Türkmen Oymakları”.  Bu kitap,  Ali Rıza Yalman (Yalgın) ‘ın  1928’den itibaren Toros yaylalarında yaptığı sistemli gezilerden  tuttuğu folklorik notları içeriyordu. Kitapta, Toros Yörüklerinin yaşamına dair tüm ayrıntılar bir oya gibi işlenerek aktarılırken, doğayla ilgili gözlemlere de yer verilmişti. Bir yayladan diğerine değişen gelenekler, nişan, düğün, ölüm adetleri,  süslemeler, türkü, şiir, oyun, yemekler, inançlar,  atasözleri ve deyişler…

Bu kitabın orijinali, 1940’da 5 cilt halinde yayınlanmış. Daha sonra, 1977’de Sabahat Emir tarafından Kültür Bakanlığı Yayınları 256, Kültür Eserleri 14 olarak, yine 5 cilt halinde yeniden düzenlenmiş.  Bizim yöremizle ilgili olanı ilk cildi.  Sayfa 205’de şöyle diyor Yalman, “Musa Bozulduğu yaylasının güneydoğusund , Mavi Ali Ağa’nın toprakları içinde 15-20 yanardağ krateri görülmüştür. Bunların en meşhurları, Çukurballık, Peynir Obruğu, Sulu obruktur. Bundan başa bu bölgede birçok taşlaşmış ağaçlar, istiridye kabukları gezdiğimiz yollar üzerinde adeta döşenmiş bir haldedir. Bölgenin taşları çakmaktaşı, toprağı kireçlidir”

Küçüksorgun Köyündeki  (Güzeloluk- KB Mersin)  çay molası başka bilgilerin de kapısını açıyor. Köyün ilk muhtarlarından Mehmet Kesgin, eskiden burada Alman jeologların dolaştığını söylüyor.  Ağaç fosillerini kendisinin de gördüğünden bahsediyor. Heyecanımız artıyor.

Musa Bozulduğu Yaylası, Mersin’e 117 km uzaklıkta, 2030 m yükseklikte Torosların yol geçmez, kervan geçmez bir coğrafyası.  Yaylanın adı ilginç. Zamanında burada, Musa adında bir aşiret reisi yaşarmış.  Tam da bu yaylada, diğer aşiretle savaş yapmış ve yenilmiş. İşte bu nedenle buraya, “Musa Bozulduğu” denmiş.

Şimdilerde yaylada koyunlarını otlayan sadece iki yörük ailesi var. Büyük bir sevinçle bizi çadırlarına davet edip, harika bir ayran molası ve sohbetle konuk ediyorlar.

Musa Bozulduğu mevkii tamamen kireçtaşı kayalarından oluşuyor. Yalman’ın bahsettiği çukurluklar ise ne yanardağ krateri, ne de obruk. Bu çukurluklar, karbonatlı kayalarda erime sonucu oluşan dolinler.

Taşlaşmış ağaçlar yok ama, kayaların aşınmış yüzeylerinde ortaya çıkan ve Yalman’ın istiridye kabuğu olarak tanımladığı Ostrea fosilleri var bolca. Tam da dediği gibi,  “..gezdiğimiz yollar üzerinde adeta döşenmiş bir halde..”.

Normalin çok üstünde iriliğe ulaşmış olan bu Ostrea fosilleri ve ona eşlik eden diğer mollusklar (yumuşakçalar),  24 milyon yıl önce Alt Miyosen devrindeki 1-5 metre derinliğinde Tetis (bu günkü kalıntısı Akdeniz) denizi sahillerini ve plajlarını bir kıyı bandı olarak gezmenize olanak vererek uzanıyor Torosların zirvesinde…

Arazi çalışmalarına; Mersin Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri, Prof.Dr.Selim İnan, Prof.Dr.Fevzi Öner, Prof.Dr.Kemal Taslı  ve Prof.Dr.Erol Özer katıldılar.  

Böylece, söylenceler ve yazılı belgelerin izinden giderek,  kitabi ve görsel özellikleri yüksek bir jeosit  alanı tesbit etmiş olduk…

Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Benzer Yazılar
deprem
İzmir Depremi'nin Bilançosu
GES
GES Projeleri İçin Geoteknik Raporun Hazırlanmasına İlişkin Özel Teknik Şartname Önerisi
nükleer
Nükleer Güç Santralleri ve Nükleer Teknoloji
izmirss
Unutulan Proje: RADIUS
1424653
TOGG, Batarya Modülü İçin Farasis İle Anlaştı
DCIM100MEDIADJI_0168.JPG
Alsancak Limanı'nda Ro-Ro Operasyonları Yeniden Başladı
Ekran Alıntısı
"Depreme Karşı Tekiz" Girişiminden 7 Maddelik Eylem Planı
D_giKQnWsAIPARD
Türkiye'nin İhtiyacı Yassı Çelik Üretimi Hakkında Öneriler
FARM-2048x1263
Organik Tarım Uydurması
thumbs_b_c_e428879bb34d1f9546287414ad1e9f7f
Kıyı Emniyetinin İlk Kadın Römorkör Kaptanı, Dümeni Başında
röpdeneme2
Prof. Dr. Sencer İmer ile Türkiye'de Demir - Çelik Sanayisinin Değerlendirmesi
thumbs_b_c_edf5aed117b870772be9ac2eff6dbd14
Türkiye’nin Mühendis Kızları Geleceği Aydınlatacak