-ALACAHÖYÜK GÖLPINAR HİTİT BARAJI-
Baraj Yağış Alanı: 0,092 km2 (92.000 m2)
Baraj Yıllık Ortalama Akım (Kaynak): 0,015 m3/sn (15 lt/sn)
Yıllık Ortalama Toplam Yağış: 368,40 mm
Baraj Gövde Yüksekliği: 2,5 m
Rezervuar Hacmi: 27.500 m3
Rezervuara Alanı: 11.000 m2
Sulama Alanı: 10 ha
Dinlendirme Havuzu (Gövde Ortası): (130 x 8) m
Baraj Dolgu Savağı: Gövdenin iki yanında savak vardır. Günümüzde biri mevcut olup diğeri tahrip olmuştur.
İnsanın en belirgin yönü ve onu uygarlaştıran doğayı tanıma ve kontrol altına alma güdüsü olmuştur. Bunun birinci metalarından biri de “su” ve “doğayla ilişkisidir”. Bu temel güdü, kadim medeniyetlerin fen ( dolayısıyla mühendislik) pratiklerine yön veren bileşen olagelmiştir. Alacahöyük, Anadolu’da kurulan ilk devletin en önemli şehirlerinden biri ve Hitit çivi yazılı belgelerinde “suyu bol şehir” olarak geçen bir yerleşimdir. Devletin başkenti Hattuşa’ya 28 km mesafede olan şehir, M.Ö. 6000 yıllından itibaren iskan edilen, 3250 yıllık su kanallarının (temiz ve atık su) görüldüğü antik bir yerleşimdir 1.
Alacahöyük Antik Kenti Kültür Katları
Alacahöyük Antik Kenti, farklı zaman dilimlerinde farklı uygarlıklara ve farklı kültürlere ev sahipliği yapmış bir kenttir. Bu doğrultuda çıkarılan buluntular ve şehir kalıntıları bulundukları katmana göre 4 farklı gruba ayrılmış durumdadır2.
4.Şehir Katı: Alacahöyük Antik Kenti’nde bulunan en eski katman 4. şehir katıdır. Şehrin ilk kurulduğu döneme dayanan bu katmanın Geç Kalkolitik Çağ’a dayandığı düşünülmektedir.
3.Şehir Katı: 4.şehir katı yerin altında kaldıktan sonra Geç Tunç Çağı’nda buraya yerleşen Hattilerin oluşturduğu kültür kısmı bu katmandır. M.Ö: 2500 ile 2000 yılları arasında kurulduğu tahmin edilen şehrin bu katmanın en önemli buluntuları Eski Tunç Çağı hanedan mezarlarıdır.
2.Şehir Katı: Evler, caddeler, su kanalları ve tapınak gibi yapıların olduğu kattır.
1.Şehir Katı: Şehre ait en yeni katman 1. katmandır. Şehrin Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma buluntular bu katmana dahildir. Bu dönemde, diğer katmanlardan kalan bazı yapıların tahrip edildiğini ve farklı amaçlarla kullanıldığını görülebilmektedir.
Hititler ve Su
Hititler; suya önem veren, yaşadıkları bölge ve iklim şartlarında suyun önemini kavrayan, bu amaçla barajlar inşa eden (bu tesisle insan kol emek gücü ile inşa edildiğinden gölet
ölçülerindedir), tutulan suyu içme ve kullanma amaçlı bir sulama sistemine adapte eden bir medeniyettir.
Yazılı vesikalarda Kral IV. Tuthalia döneminde kuraklıktan söz edilmektedir ve bu dönemde adı geçen Kralın barajlar yaptırdığı bilinmektedir (İnal, 2009). Kral IV. Tuthalia tarafından 10 adet baraj yaptırılmış, ancak birçoğu yıkılıp kaybolmuştur.
Sadece kuraklık değil; aşırı yağışların, nehirlerin çeşitli nedenlerle yatak değiştirmesi sonucu meydana gelen sel baskınlarının olduğu, bu amaçla sadece sulama ihtiyacı amacı dışında, su baskınlarının/sellerin kontrol edilmeside Hititlerin baraj yapma gereksinimini doğurduğu çivi yazılı tabletlerden anlaşılmaktadır (İnal, 2009) ki doğal drenajlarda (nehir yataklarında) sellere neden olan küçük de olsa yapılaşma ve kontrolsüz tarımsal alan kazanma etkilerini bu dönemde de görebilmek mümkündür.
Barajların yanı sıra; “Kutsal Havuz” kavramı da, bu kadim kültürde önemli bir yere sahiptir. İnşa ettikleri su tesislerinde; suyun bereketini, arınmayı ve kendi inanç sistemlerini, doğal ya da yapay su kaynaklarında adak ve kurbanlarıyla göstermişleridir1. Su; temel bir yaşam kaynağı olmakla birlikte, tüm insanlık tarihi boyunca dogmatik ritüellerin de vazgeçilmez bir parçası olagelmiştir.
Hitit Alacahöyük Gölpınar Barajı’nın Temel Özellikleri
İnal (2009)’ın aktarmasına göre; M.Ö. 1230’da yapılan barajın taş dolgu setinin yüksekliği 2 m olup, kil dolgu ile taşlar birbirine bağlanmıştır. Taş setin doğu batı yönünde genişliği 15 m’dir. Gövde kısmın derinliği orta kısımda 2.5 m olup, rezervuar boyutları (100×110) m’dir. 25.000 m3 su tutabilmekte ve büyük oranda debi düşümü olmadan savaktan suyu sulama amaçlı tahliye edebilmektedir.
Barajın iki yanında bugün halen birinin işlevinin sürdüğü 2 adet savak vardır, savağın içinden gelen su, setin üzerinde 1 m seviye farkı ile iki ayrı kanala girmektedir. Uzunluğu yaklaşık 130 m olan taş setin ortasında bir depolama havuzu vardır. Tabanı kil ile kaplı olan bu havuzun genişliği 8 m civarındadır (Çınaroğlu ve Genç, 2005; Çınaroğlu ve Çelik, 2006; Özsoy, 2017)
2002 yılında yürütülen arkeolojik çalışmalar sonucu açılan ve su akışı sağlayan su yapısı sayesinde günümüzde baraj çevresi çiftçilere su sağlanmış ve kapasite ölçüsünde sulu tarıma geçilmiştir. Şu bilgiyi de aktaralım; Kayseri-Karakuyu ve Konya-Köylütolu barajları da Hititler döneminde inşa edilmiştir.
Arkeolojik kazılarda Hititler döneminde su dağıtımı için kullanılmış çok sayıda “pişmiş toprak künk” bulunmuştur. Pişmiş Toprak Su Künkleri, günümüz modern boru sistemlerinin ilk şekli olarak kabul edilir.
Bazı topluluklar toprak ve betonun yanı sıra, ahşap ve kurşundan da künkler yapmıştır. Başlarda içme suyunun temini ve sulama amaçlı kullanılan künkler, daha sonra atık suların tahliyesi için de kullanılmıştır. Sümerler ve Hititler’den itibaren her uygarlık topraktan yapılmış su künkleri kullanmıştır. Anadolu’nun ilk su kanalları ve pişmiş toprak künklerini ise Hititler yapmıştır3.
Su İdaresi
3250 yıllık su kanallarına sahip bir medeniyetin su yönetimi için bir “su idaresi” kurmuş olduğunu düşünmek yanıltıcı olmayacaktır.
Herhangi bir su sisteminin düzenli ve verimli bir şekilde işleyebilmesi/işletilebilmesi belli kurallara ihtiyaç duyar. İnal (2009)’un aktardığına göre Hititler, “su idaresi” konusunda çivi yazlı belgelerde çok az bahsetmişler ancak memur genelgelerinde bu konuya rastlanılmıştır.
Bu belgelerde “göletlerin pisliklerden korunması, su kanallarının yılda en az bir kere temizlenmesi, bu tesislerin zarara sokulması durumunda (boru çalınması, sulama sisteminin bozulması vb) ceza verileceği” görülmektedir. Bununla birlikte Hitit kralları, su künklerinin bakımı için yerel yöneticileri görevlendirmiştir.
Baraj, günümüzde DSİ tarafından hazırlanan “Arkeopark Projesi” ile de turizme kazandırılmaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca tüm kadim medeniyetlerde; toplumsal refah arayışının, barınma ve beslenme ihtiyaçlarının bir ürünü olan fen ve mühendislik, insanoğlunun kullandığı en temel dönüşüm araçlarından biridir.
KAYNAKLAR
2 https://derstarih.com/alacahoyuk-antik-kenti/
3 https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/
İnal, İ. 2009, M. Ö. 1250’den Günümüze Hitit Barajı” Broşürü. 5. Dünya Su Forumu, DSİ V. Bölge Müdürlüğü, Ankara.
https://www.ozelliklerinedir.com/alacahoyuk-golpinar-hitit-baraji-ozellikleri-nelerdir/
www.suteme.org
Çınaroğlu, A. ve Genç, E. 2005. ‘2003 yılı Alacahöyük ve Alacahöyük Hitit Barajı Kazıları, 26. Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt I, ss 265-276, Ankara Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Çınaroğlu, A. ve Çelik, D. 2006. ‘2004 yılı Alacahöyük ve Alacahöyük Hitit Barajı Kazıları, 27. Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt I, ss 1-6, Ankara Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
Özsoy, S., 2017. Hitit Döneminde İnşa edilen Su Yapılarının Bilimin Tarihsel Gelişimi Açısından Değerlendirilmesi, Mavi Atlas, 5 (2) / 2017: 489-501.