EN YENİLER
"5 ARALIK DÜNYA MÜHENDİSLER GÜNÜ" ŞEKLİNDE ÖZEL BİR GÜN YOKTUR!
Milli hava platformları Türk mühendislerine emanet
Bayraktar TB3 SİHA, 9'uncu test uçuşunu tamamladı
Türkiye'nin savunma sanayisindeki son durumu
Milli Helikopter Yakalama ve Transfer Sistemi KUŞKAPANI Kabul Testlerini Tamamladı
Savunma Sanayii için Eğitim Kurumu Örnekleri Geliyor

Elektrik mühendisleri odasından “Yeni yıl tarifesi” ile ilgili açıklama

EMO Ankara Şubesi EPDK tarafından elektriğe yapılan zam ile ilgili açıklama yayınladı.

EMO Ankara şubesi tarafından yapılan açıklama:

1 Ocak 2022 tarihinden itibaren EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren elektrik tarifelerine göre; 5 kWh/gün ve altında tüketim için Mesken abonelerine yüzde 50, 5 kWh/gün üstü tüketim için de yüzde 125 zam yapıldı.

Hayatın vazgeçilemez ürünü olan elektrik enerjisini ana girdileri arasında kullanan Sanayi ve Ticarethane abonelerine yapılan zam oranı yüzde 125 olurken, ekonomik sıkıntıları her geçen gün artan çiftçilerimizi ilgilendiren Tarımsal Sulama abonelerine yapılan zam oranı ise yüzde 92 ile sınırlı tutulmuştur. Yapılan zamların kısaca gerekçelerine yer verilen EPDK Basın Açıklamasında esas olarak iki husus öne çıkmaktadır.

Kademeli tarife uygulaması ile dar gelirli vatandaşlarımızı korumak ve enerji kullanımında tasarrufu ve verimliliği artırmak haberi ile sunulan zamlar aslında iğneden ipliğe yeni zamların yolunu açtı. Sadece dar gelirli yurttaşları değil ayakta kalmaya çalışan esnaf ve sanayicilerde zamdan nasibini aldılar.

Mesken aboneleri ile sınırlı tutulan günlük kullanımı 5 kWh (aylık 150 kWh/ay) olan tüketimlere düşük tarifenin uygulanacağı açıklanmıştır. EPDK açıklamasında da yer aldığı üzere bu sınırda tüketimi olan aboneleri EPDK zaten dar gelirli yani faturasını ödemekte zorluk yaşayan olarak tanımlıyor ancak yüzde 50 zam yapmaktan da kaçınmıyor. Bu durumdaki aboneler geçen dönem faturalarında ödeme güçlüğü yaşarken yüzde 50 zamlı olarak uygulamaya giren faturalarını nasıl ödeyeceklerini ise bilinmemektedir.

EMO`nun hesaplamalarına göre 4 kişilik bir ailenin aylık ortalama elektrik gideri 230 kW olarak hesaplanmıştır. Bu demektir ki 2020 istatistiklerine göre neredeyse Türkiye hane halkının 3`te 2si bu (ortalama 3,3 kişi) değerlerin üzerinde elektrik tüketimine sahiptir. Bu durumda elektrik zammı sadece dar gelirlilerin değil, tüm hane halkının faturalarında ortalama %76 oranında bir zam yapılmıştır.

EPDK açıklamasında ayrıca kademeli tarifenin enerji kullanımında tasarrufu ve verimliliği artıracağına vurgu yapılmaktadır. Elbette ki bu yönde bir tasarruftan ve verimlilikten bahsetmek mümkündür. Ancak, kademeli tarife ile elde edilecek tasarruf ve verimliliğe gelinceye kadar yapılması gereken birçok iş varken işin kademeli tarifeye indirgenmesi anlaşılır değildir. 2007 yılında yayınlanan Enerji Verimliliği Kanunu sadece magazinsel düzeyde kalmıştır. Konutlarda ve sanayide enerji yoğunluğumuz düşürülememiş ve bu alandaki yetki kamu kurumları birer birer kapatılmıştır.

Özelleştirmeler ile birlikte dağıtım kayıpları (kayıp/kaçak oranları) düşeceği savunulmuştu. EPDK`nın 07.12.2011 tarihli duyurusunda yer aldığı üzere 2015 yılı sonunda hedef kayıp/kaçak oranı yüzde 10 olmuştu. Oysa 2020 yılı itibarıyla kayıp/kaçak oranı halen yüzde 12,08 seviyesindedir. Kayıp/kaçağı yüksek bölgeler için yapılan mevzuat düzenlemesi ile bırakın kayıp/kaçağın düşürülmesini, adeta teşvik edercesine şirketler korunur hale gelmiştir.

2016 yılında uygulamaya giren sabit saat (yaz saati) uygulaması ile elde edildiği belirtilen sözde tasarrufa ait gerçek verileri içeren hiçbir rapor ortaya konulmamışken tasarruftan söz etmek mümkün müdür? Kademeli tarife ile elde edileceği beklenen tasarruf ve verimliliğin çok üzerinde tasarruf ve verimlilik, güneş ışığından ve ısısından daha fazla yaralanabilmenin önünü açan sabit saat (ileri saat) uygulamasından bir an önce vaz geçilmesi ile mümkündür.

Ülkemiz, elektrik üretiminde önemli ölçüde ithal kaynak kullanımına dayalı bir alt yapıya mahkûm edilmiştir. 2020 yılı kesinleşmiş verilerine göre elektrik üretiminde yüzde 43,6 oranında ithal kaynak kullanılmıştır. 2021 yılında su gelirlerinin düşmesi ile birlikte bu oranında artması yüzde 48-50 arasında gerçekleşmesi beklenmektedir.

Kamusal hizmet alanında olması gereken elektrik enerjisi faaliyetleri yapılan mevzuat düzenlemeleri ile serbestleştirme ve özelleştirme uygulamaları sonucu özel sermaye şirketlerinin kar alanı haline getirilmiştir. EPDK`nın Basın Açıklamasında yer aldığı üzere, dünya spot piyasalarında elektrik üretiminde kullanılan kömür ve doğalgaz fiyatlarının artışlarının elektrik tarifeleri üzerinde yarattığı baskının nedeni 20 yıldır iktidar tarafından izlenen yanlış ve yandaş enerji politikalarıdır. Döviz kurlarındaki değişimler ithal kaynak kullanılarak elde edilen elektrik üretim maliyetlerine ve yenilenebilir kaynak kullanarak YEKDEM kapsamına dahil edilen yüksek güce sahip üretim tesislerinden elde edilen elektrik enerjisi maliyetlerine de yansımaktadır.

İktidar eliyle yürütülen enerji politikalarının sonucu olarak; elektrik üretiminin nerdeyse yarısında ithal kaynak kullanarak döviz ödemek durumunda kalan, yüzde 20-25 oranını YEKDEM kaynaklı üretime döviz cinsinden üretim garantisi veren bir üretim modeli ile elektrik tarifelerinde ucuzluk beklemek hayal olur.

Elektrik tarifelerine yapılan zamlar yaşamımızın her alanında domino etkisi ile zamlara yol açacaktır.

Yapılan son zamların sadece elektrik enerjisi ile sınırlı kalması beklenmemelidir. Birçok sanayi ürününde temel girdi olarak elektrik enerjisi doğal olarak ürünlere de yansıyacaktır. Toplumumuzda sık kullanılan bir deyiş ile adeta “iğneden ipliğe yeniden zam” gelecektir. Sosyal sorumluluk faaliyeti olarak Belediyeler tarafından üretilerek piyasa fiyatlarının altında halka sunulan “Halk Ekmek” fiyatları da elektrik zamlarından fazlasıyla nasibini alacaktır. Zamlar simit büfelerinden, deterjana, temel gıda maddelerinden temizlik malzemelerine kadar yansıyacaktır. Tarımsal sulama zamları çiftçilerimizi zora sokacak belki onları da topraklarından ve hayvanlarından edecektir. Yaş sebze-meyve fiyatlarının da artması kaçınılmazdır. Zamlar sadece enerji yoksulluğunu artırmakla kalmayacak kaçak elektrik kullanımına yönelmek isteyen kullanıcı sayısını da artıracaktır.  

Elektrik enerjisi üretiminden tüketimine kadar kamusal bir hizmeti ve merkezi planlamayı gerekli kılar. Bu nedenledir ki izlenen politikalarda daha fazla ısrarcı olamadan bir an önce toplumsal faydayı ve merkezi planlamayı önceleyen kamusal politikalara geçilmesi, elektrik üretim ve dağıtım faaliyetlerinin kamusal alana dahil edilmesi gerekmektedir.

TMMOB EMO Ankara Şubesi

25. Dönem Yönetim Kurulu

Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Benzer Yazılar
deprem
İzmir Depremi'nin Bilançosu
GES
GES Projeleri İçin Geoteknik Raporun Hazırlanmasına İlişkin Özel Teknik Şartname Önerisi
nükleer
Nükleer Güç Santralleri ve Nükleer Teknoloji
izmirss
Unutulan Proje: RADIUS
1424653
TOGG, Batarya Modülü İçin Farasis İle Anlaştı
DCIM100MEDIADJI_0168.JPG
Alsancak Limanı'nda Ro-Ro Operasyonları Yeniden Başladı
Ekran Alıntısı
"Depreme Karşı Tekiz" Girişiminden 7 Maddelik Eylem Planı
D_giKQnWsAIPARD
Türkiye'nin İhtiyacı Yassı Çelik Üretimi Hakkında Öneriler
FARM-2048x1263
Organik Tarım Uydurması
thumbs_b_c_e428879bb34d1f9546287414ad1e9f7f
Kıyı Emniyetinin İlk Kadın Römorkör Kaptanı, Dümeni Başında
röpdeneme2
Prof. Dr. Sencer İmer ile Türkiye'de Demir - Çelik Sanayisinin Değerlendirmesi
thumbs_b_c_edf5aed117b870772be9ac2eff6dbd14
Türkiye’nin Mühendis Kızları Geleceği Aydınlatacak