Konya’da oluşan obruk ve çatlakların depremle ilgisini araştıran ekip, sorunun vahşi sulamaya bağlı yeraltı suyunun çekilmesinden kaynaklandığını saptadı. Akşehir Gölü tamamen kururken Eber Gölü 10 kilometrekareye sıkıştı.
Akşehir ve Eber Göller Çevre Koruma Birliği ile Konya Teknik Üniversitesinin (KTÜN) göl sularının çekilmesine dair yürüttüğü projede, yüzey faylanmaları ve küçük obruk oluşumlarına, vahşi sulamaya bağlı aşırı yeraltı suyu çekiliminin neden olduğu tespit edildi.
KTÜN Jeoloji Mühendisliği Bölümü Uygulamalı Jeoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahir Nalbantçılar ve Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Eren, Konya’nın Akşehir, Tuzlukçu, Afyonkarahisar’ın Çay, Bolvadin, Sultandağı ilçeleri ile Yeşilçiftlik ve Dereçine beldelerini kapsayan projede, göl sularının çekilmesi başta olmak üzere bölgede sık sık karşılaşılan yarıkların, yüzey faylarının ve küçük obrukların nedenleri için araştırma yaptılar. Yaklaşık bir ay süren araştırma sonucunda yarıkların, obrukların ve çatlakların nedeninin bölgede yapılan vahşi sulama olduğu belirlendi.
Prof. Dr. Nalbantçılar, Akşehir Gölü’nde suyun mayıs ayından itibaren tamamen çekildiğini, gölün tamamen kuruduğunu, Eber Gölü’nde ise yaklaşık 10 kilometrekarelik bir alanda su kaldığını belirtti.
5. BÜYÜK GÖLÜMÜZ KURUDU
Eber Gölü’nde önceki dönemlerde yaklaşık 30 metre su yüksekliği olduğuna dikkat çeken Nalbantçılar, “Eber Gölü’nde bugün neredeyse 1 metre düzeyinde bir suyun varlığını tespit ettik. 354 kilometrekare alana sahip Türkiye’nin 5. büyük gölü Akşehir Gölü ise bir tarafından diğer tarafına yürüyebileceğiniz şekilde kupkuru” dedi.
Araştırma ekibi zaman zaman Akşehir fayında meydana gelen depremlerin göl sularının çekimine etkisinin olup olmadığını anlamak için yola çıktı.
SULAMA POLİTİKALARI DEĞİŞMELİ
Çalışmanın, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün verileriyle desteklenen iklimsel verilerde yoğunlaştığını dile getiren Nalbantçılar, şunları söyledi:
“Nasreddin Hoca’nın maya çalacağı gölde su kalmıyor. Acilen bu bölgede yeni bir stratejiyle yola deva etmek gerekiyor. Bu noktada elde ettiğimiz veriler, bu işin üstüne daha çok gidilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu konuda da Tektonik ve Deprem uzmanı Prof. Yaşar Eren hocamız, kırık fay ve deprem etkisini de arazide incelediğinde mevcut yarıkların, minik obrukların ve çatlaklıkların depremlerle ilişkili olmadığını tespit etti. Bu kırık ve çatlaklıkların kesinlikle yeraltı sularının fazla tüketilmesiyle ortaya çıkmış, kurumaya bağlı yüzey faylanmaları olduğunu ortaya koymuş oldu.
“Su kullanımının vahşi sulama olarak devam etmesi durumunda yarık ve çatlaklar gitgide uzayacak, yarılmaların açıklıkları artacak. Netice itibarıyla da Allah korusun yarıklar, mevcut göl çanağına doğru ilerleyip bu çanağı çatlattıktan sonra da çanağın içinde bir damla su kalmayacak şekilde hasara neden olacaktır.”
Çatlak ve yarıkların, yerleşim yerlerini de tehdit ettiğine dikkat çeken Nalbantçılar, bölgedeki mevcut yeraltı suyu kullanım politikalarının değiştirilmesini istedi.