Bulgular, Kızıl Gezegen’in önceden düşünüldüğü gibi sessiz ve ölü bir ortam olmadığına işaret ediyor
Avustralyalı bilim insanları Mars’ın düşünüldüğünden daha “gürültülü” olduğunu ortaya çıkardı.
Mars yüzeyinin altında daha önce tespit edilmemiş depremler keşfeden araştırmacılar, bunların nedenini de aydınlattı.
Hakemli bilimsel dergi Nature Communications’ta yayımlanan araştırma makalesinde şimdiye kadar bulunan en iyi açıklamanın volkanik aktivite olduğu belirtildi.
Araştırma ekibi, Kızıl Gezegen’in Cerberus Fossae adı verilen ve tektonik açıdan aktif olduğu düşünülen bir bölgesine odaklandı.
NASA’nın InSight adlı Mars aracından gelen verileri inceleyen ekip, 20 milyon yıl önce oluşmuş bölgenin altında daha önce görülmemiş 47 deprem tespit etti.
Araştırmacılar bu depremleri Mars mantosundaki erimiş kayaların hareketinin tetiklediğini düşünüyor. Bulgular, Kızıl Gezegen’in önceden düşünüldüğü gibi sessiz ve ölü bir ortam olmadığına işaret ediyor.
Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden jeofizikçi Hrvoje Tkalčić, “Mars mantosunun hala aktif olduğunu bilmek, gezegenin nasıl evrimleştiğini anlamamız için çok önemli” diye konuştu:
Bu sayede Güneş Sistemi ve Mars’ın çekirdeğinin, mantosunun durumu ve manyetik alanının evrimi hakkındaki temel soruları yanıtlayabiliriz.
Araştırmada InSight’a bağlı bir sismometreden gelen veriler toplandı. Ekip, depremlerin tespiti için yapay zeka destekli algoritmalardan da yararlandı.
Önceki araştırmalarda NASA’nın tespit ettiği depremlerin yalnızca gezegenin daha sessiz olduğu gece saatlerinde meydana geldiği ifade edilmişti. Ancak yeni araştırmada depremlerin günün tüm zamanlarında tekrar tekrar meydana geldiği görüldü.
Tkalčić, “Bu nedenle, Cerberus Fossae bölgesinin altında yeni tespit edilen 47 mars depreminin tetikleyicisinin Mars mantosundaki erimiş kaya hareketi olduğunu varsayabiliriz” ifadelerini kullandı.
Tkalčić’e göre, yeni keşfedilen depremler, Kızıl Gezegen’in manyetik alana artık neden sahip olmadığının anlaşılmasını da sağlayabilir.
“Mars depremleri gezegenin içinde konveksiyon akımları olup olmadığını anlamamızı sağlıyor” diyen bilim insanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu akımlar varsa, ki bulgularımız bunu gösteriyor, o zaman manyetik alanı yok eden başka bir mekanizma olmalı.
Gezegenlerin sıcak çekirdeği ve nispeten soğuk dış katman arasındaki sıcaklık farkı, iç katmanlarda konveksiyon akımlarını harekete geçiriyor. Buradaki yüklü parçacıkların hareketi de gezegenin manyetik alanını yaratıyor.
Daünya’nın manyetik alanı sayesinde Güneş’ten gelen zararlı, radyoaktif ışınlar yüzeye ulaşamıyor. Bu da canlıların varlığını büyük ölçüde bu mekanizmaya borçlu olduğu anlamına geliyor.
Manyetik alan Güneş rüzgarlarının zaman içinde Dünya’nın atmosferini yok etmesini de engelliyor. Bilim insanları Mars’ta eskiden kalın, su açısından zengin bir atmosfer olduğunu ama güçlü bir manyetik alanın yokluğunda bu atmosferin yavaş yavaş yok olduğunu öne sürüyor.
Tkalčić’, “Dünya’nın manyetik alanı ve bizi kozmik radyasyondan koruma yeteneği sayesinde yaşam mümkün oldu. Manyetik alan olmadan bildiğimiz yaşam mümkün olmazdı” diye açıkladı:
Bu nedenle, Mars’ın manyetik alanını, nasıl evrimleştiğini ve gezegenin tarihinin hangi aşamasında durduğunu anlamak gelecekteki görevler için önemlidir ve bilim insanları bir gün Mars’ta insan yerleşimi kurmayı umuyorsa bu çok kritik.
INDEPENDENT