Türkiye Ormancılar Derneği’nin 2 Eylül’de açtığı davaya Orman Mühendisleri Odası (OMO) tepki gösterdi.
Türkiye Ormancılar Derneği’nin Danıştay Sekizinci Dairesine hitaben verdiği 02.09.2020 Tarihli dava dilekçesinde;
Orman Genel Müdürlüğü’nün kanun ve diğer mevzuattan kaynaklanan yetkisini kullanarak “Çıkarılacak Ağaçların Belirlenmesi ve Kayıt Altına Alınması Danışmanlık Hizmet Alımına” ilişkin usul ve esasları belirleyen ve üretim sürecinde gerek teknik eleman eksikliği gerekse işçilik hizmeti açığının olduğu bölgelerde, işlerin aksamadan yürütülebilmesi için bu süreçte asıl işlerden olan mesaha, yanık-devrik-kırık vb. sahalarda dikili hacim tespiti, dikili satışlarda verim yüzdesi tespiti, tasnif depolama, çıkarılacak ağaçların belirlenmesi ve kayıt altına alınması gibi işlerin de ihaleyle yaptırılabileceğine ilişkin 17.02.2020 tarih ve E.325129 sayılı talimatının;
– “…mevzuata takla attırılarak hizmet alımı yapacak yükleniciye tamamen iş yaratma gayretkeşliğidir.”
– “Adrese teslimli bir ihale mantığından başka bir amacı yoktur”.
iddialarıyla açtığı davada, Danıştay 8’inci Dairesi 25.05.2021 tarih ve 2020/6212 karar sayılı kararı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün 17.02.2020 tarih ve E.325129 sayılı talimatının yürütmesini durdurdu.
Orman Mühendisleri Odası (OMO)’nın konuyla ilgili açıklaması şöyle:
Bu girişimi İdeolojik bağnazlıkla kıskançlık psikolojisi içinde atılmış bir adım olarak görüyoruz.
Bununla ne hedeflenmiştir? Söylendiği gibi kamu yararını savunmak mı?
Adama sormazlar mı; bu kamu yararı içinde iş yükü kaldırılamayacak derecede artmış olan Orman Genel Müdürlüğü teknik personeli meslektaşlarımız ile Ormancılık Büro ve Şirketleri ve çalışanları yok mu?
“Çıkarılacak Ağaçların Belirlenmesi ve Kayıt Altına Alınması Danışmanlık Hizmet Alımına ilişkin düzenlemenin” adrese teslim iş olduğu iddia edilmektedir. 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında ihale edilen bir iş nasıl oluyor da adrese teslim iş olarak tanımlanıyor? Kaldı ki iddia edilen adresler ormancılık büro ve şirketlerine ait meslek mensuplarının adresleridir.
Sudan gerekçelerle neye karşı çıkıldığının farkındalar mı? Orman mühendislerinin iş yapmasına mı? Yoksa idarenin kısa süre içerisinde kamu çalışanı meslektaşlarımızla daha kaliteli bir üretimle ülke ekonomisine katkı sunmasına mı karşı çıkılıyor? Ya da ülkemizin yasal mevzuata sadık kalınarak kalkınması mı istenmiyor?
Meslektaşlarımızın kanunlardan kaynaklanan mesleki hak ve yetkilerinin kullanılması konusunda, bir yandan diğer meslek odalarının açtıkları davalarla hukuki mücadelemiz devam ederken diğer yandan da kendileri de meslektaşlarımız olan kişilerin yönettiği bir kurum tarafından böyle engellerin çıkarıldığı bir ortamda mesleğimiz ve meslektaşlarımızın yeni hakları için sarf edeceğimiz enerjimiz boşa tükettirilmektedir.
Böyle bir girişimle mesleğin ve meslektaşların yanında mı durulmuş olunuyor, yoksa elde edilmiş olan hak ve yetkiler kaldırılmak mı isteniyor? Acaba yönetim kurulu olarak ideolojik bağnazlık ve kıskançlık çukurunda yuvarlanıldığının farkındalar mı?
Açtıkları bu dava ile gerek kamuda gerekse özel sektörde faaliyet gösteren tüm meslektaşlarımız mağdur edilmiştir. Orman Mühendisleri Odası olarak bu bağnaz ve ideolojik davranışa karşı en başından itibaren gerek sosyal portallarda gerekse hukuki zeminde sürdürdüğümüz mücadelemize devam etmekteyiz ve devam edeceğimizden de kimsenin şüphesi olmasın.
Türkiye Ormancılar Derneği’nin sitesinde yayımlanan bildiride, “Yönetime geldiği 2018 yılından itibaren teşkilatımızca uygulamaya konulan hiçbir mevzuata karşı tavır sergilememiştir. Hatta önceki dönemlerde açılan davalardan da feragat etmişlerdir.” suçlamasını odamıza yöneltmişlerdir.
Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu olarak göreve geldiğimiz günden itibaren, idarenin ortaya koyduğu hiçbir mevzuat düzenlemesine ideolojik ve siyasal bağnazlıkla yaklaşılmamış; aksine öncelikle devletimizin, ormanlarımızın ve kamunun menfaatleri göz önünde bulundurulmuştur.
Geçmişte siyasal bağnazlıkla; “TC. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin Beştepede’ki Hizmet Alanı ve Bursa Şehir Hastanesi Hizmet Alanı” gibi açılmış olan ve OMO aleyhine kararı bulunan birkaç davanın temyizinden kamunun menfaatini gerektirdiği için vazgeçilmiştir.
Aynı bildiride müflis tüccar misali geçmişte yapılan düzenlemelere nasıl yardımcı olunduğu iddiası ileri sürülmek suretiyle mesleğimize ve meslektaşlarımıza yaptıkları bu kötülüğü örtme gayreti içine girildiği anlaşılmaktadır.
Meslektaşlarımızın hak ve yetkileri konusunda yapıcı tenkit ve öneriler yerine elde edilen hak ve yetkileri yok etmeye çalışmak kime ne fayda sağlayacaktır?
Geçmişte kalınmasın. Bugün ne yapıldığına, ne yapılmaya çalışıldığına ve neyin peşinde olunduğuna bakılsın.
Meslek kamuoyuna ve özellikle de ormancılık büro ve şirketleri ile kamu ve özel sektör çalışanları meslek mensuplarımıza çağrımız;
“Meşru ve hukuki her zemin ve platformda bu bağnaz ve kıskançlık kokan yaklaşıma ve girişime karşı tepkilerinizi ortaya koyun, yapılan bu talihsiz girişimle mesleğimize ve meslektaşlarımıza ne fayda sağlandığını sorgulayın.”
Son Sözümüz;
İçine düştükleri hale bakmadan bir de Orman Mühendisleri Odası Yönetimi’ni kınamaya yeltenme cüreti gösterenlere ne demek lazım geldiğini siz biliyorsunuz.