EN YENİLER
Milli hava platformları Türk mühendislerine emanet
Bayraktar TB3 SİHA, 9'uncu test uçuşunu tamamladı
Türkiye'nin savunma sanayisindeki son durumu
Milli Helikopter Yakalama ve Transfer Sistemi KUŞKAPANI Kabul Testlerini Tamamladı
Savunma Sanayii için Eğitim Kurumu Örnekleri Geliyor
Türkiye'nin Güneş Paneli Üretimindeki Sıradaki Hedefi İkincilik

Prof. Yaşar: Denizi öldürüp, organlarını bağışlamayın

İzmir Körfezi’nde, su yüzeyinde sığ sularda bulunan yeşil deniz marulunun görülmesinin ardından, Marmara’yı tehdit eden deniz salyasına (müsilaj) da rastlanmaya başlandı. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Doğan Yaşar, bu oluşumların denizleri oksijensiz bıraktığını ve büyük tehdit oluşturduğunu belirterek, “Bunların tarımsal atık olarak kullanılabilmesi konuşuluyor.

İzmir Körfezi’nde halk arasında ‘deniz marulu’ olarak bilinen ‘ulva lactuca’ adlı yeşil renkli yosunların görülmesinin ardından, Marmara Denizi’ni tehdit eden deniz salyasına (müsilaj) da rastlanmaya başlandı. Uzmanlar insan sağlığı açısından bir risk oluşturmasa da denizler için büyük tehlike arz eden bu oluşumların nüfus artışına bağlı olarak son yıllarda arttığını ifade etti.

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Müsilaj sebebiyle deniz oksijensiz kalıyor. Denizde oksijen yoksa yaşam yoktur. Bu tür olaylar tüm canlılara zarar verir. Müsilaj ve plankton patlamaları, deniz maruluna göre daha risklidir. Zehirli türleri ciddi balık ölümlerine neden olur. Bu oluşumların tarımda kullanılabilmesi gündemde yer alıyor. Bu bir insanı öldürüp, organlarını bağışlamaya benzer. Önce denizimizi kurtarmalıyız” dedi.

‘NÜFUS ARTTIKÇA RİSK ARTIYOR’ Deniz salyasının bir çeşit plankton patlaması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yaşar, “Her bir litre deniz suyunda yaklaşık olarak 1 milyon civarında canlı yaşar ancak havanın ısınmasıyla bunların sayısı 2 milyona çıkar. Bir anda ortamdaki oksijeni çekerler ve ardından ölürler. Beyaz, kahverengi ve kırmızı gibi farklı renklerde görülebilirler.

Deniz marulu da salyası da aynı sebeple ortaya çıkar. Denizdeki besin veya nütrientlerin aşırı oranda artması nedeniyle oluşurlar. İzmir’de nüfus az olduğunda hiç sorun yaşanmıyordu. Nüfus arttıkça insanların atıkları denizlere karışıyor ve denizler doygunluğa ulaşıyor. Bu yüzden her an patlıyor. Son 10 yılda her yıl plankton patlaması yaşıyoruz” diye konuştu.

‘DENİZİN RAHATSIZLIĞINI İFADE EDİYOR’ Deniz marulu ve salyasının denizin rahatsızlığını ifade ettiğini anlatan Prof. Dr. Yaşar, “Bir tarlaya fazla gübre verilirse tarla yanar. Olay buna benzetilebilir. Bizim görevimiz müsilajların bu denli sık olmasının önüne geçmektir. Yerel yöneticilerin yapması gereken arıtma tesislerini düzgün biçimde çalıştırıp kontrol altında tutmaktır” diye konuştu.

Kaynak: DHA

Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Benzer Yazılar
deprem
İzmir Depremi'nin Bilançosu
GES
GES Projeleri İçin Geoteknik Raporun Hazırlanmasına İlişkin Özel Teknik Şartname Önerisi
nükleer
Nükleer Güç Santralleri ve Nükleer Teknoloji
izmirss
Unutulan Proje: RADIUS
1424653
TOGG, Batarya Modülü İçin Farasis İle Anlaştı
DCIM100MEDIADJI_0168.JPG
Alsancak Limanı'nda Ro-Ro Operasyonları Yeniden Başladı
Ekran Alıntısı
"Depreme Karşı Tekiz" Girişiminden 7 Maddelik Eylem Planı
D_giKQnWsAIPARD
Türkiye'nin İhtiyacı Yassı Çelik Üretimi Hakkında Öneriler
FARM-2048x1263
Organik Tarım Uydurması
thumbs_b_c_e428879bb34d1f9546287414ad1e9f7f
Kıyı Emniyetinin İlk Kadın Römorkör Kaptanı, Dümeni Başında
röpdeneme2
Prof. Dr. Sencer İmer ile Türkiye'de Demir - Çelik Sanayisinin Değerlendirmesi
thumbs_b_c_edf5aed117b870772be9ac2eff6dbd14
Türkiye’nin Mühendis Kızları Geleceği Aydınlatacak