Hava sıcaklıklarının yükselmesiyle klima kullanımı da arttı. Klima ve havalandırmaların eski yapılar ile yanlış birleşimi ise risk oluşturuyor. Yanlış iklimlendirme, tarihi yapılan dokusuna verdiği zararın yanında, yangına da sebep olabiliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi, Enerji Enstitüsü, Yenilenebilir Enerji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Sevan Karabetoğlu “Dış ünitelerin özellikle tarihi binalarda, ibadethanelerde mümkün olduğunca zarar vermeyecek şekilde konumlandırılması gerekiyor. Genel olarak klimalarda, bina ile fiziksel olarak etkileşimi olan cihazlarda, elektrikle çalışan ünitelerin yangın riski her zaman var. Bu risk klima ile ilişkili değil. Elektrik tesisatı kaynaklı bir durum” dedi.
Hava sıcaklıklarının neredeyse rekor kıracak derecelere yükselmesiyle klima kullanımı da arttı. Klima ve havalandırmaların yanlış bir şekilde tarihi yapılar ile birleşimi ise risk teşkil ediyor. Yanlış iklimlendirme, tarihi yapıların dokusuna verebileceği zarar yanında, yangına da sebep olabiliyor. Klima dış ünitelerinin, bina ile fiziksel olarak temas etmemesi gerekiyor.
“BİNAYA ZARAR VERMEYECEK ŞEKİLDE MONTAJINI GERÇEKLEŞTİRMEK GEREKİYOR”
Klima yangınlarının; klimadan değil, elektrik akımından kaynaklandığını dile getiren İstanbul Teknik Üniversitesi, Enerji Enstitüsü, Yenilenebilir Enerji Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Sevan Karabetoğlu, “Genel olarak iklimlendirme sistemlerinde bildiğimiz gibi iç ve dış ünite olarak iki ayrı ünitemiz var. Bu dış ünite aslında işi yapan kısım. Dış ünitelerin özellikle tarihi binalarda, ibadethanelerde mümkün olduğunca zarar vermeyecek şekilde konumlandırılması gerekiyor. Borulamayı da göz önünde bulundurarak, çok uzak bir mesafeye koymadan, binaya zarar vermeyecek şekilde montajını gerçekleştirmek gerekiyor. Bina üzerinde çatı gibi yerleri olsa da statik yüklemelere karşı ve binaya da zarar verme olasılığına karşı, özellikle büyük kapasiteli dış ünitelerin bina ile teması olmayan yerlerde olmasında fayda var. Çatı kısımları, eğer kapasite yüksekse, bahsettiğimiz yer tarihi eser, ibadethane, tarihi bir yerse statik tasarımları o döneme ait tasarımlar olduğu için ekstra yüklemelere karşı planlanmamış durumdalar. Eğer yüksek kapasitede ısıtma-soğutma sisteminiz çatıdaysa bu noktada binaya hasar verebilir. Genel olarak klimalarda, bina ile fiziksel olarak etkileşimi olan cihazlarda, elektrikle çalışan ünitelerin yangın riski her zaman var. Bu risk klima ile ilişkili değil. Elektrik tesisatı kaynaklı bir durum” diye konuşu.
“MÜMKÜN OLDUĞUNCA BU CİHAZLARIN ZARAR VERMEYECEK ŞEKİLDE KONUMLANDIRILMASI LAZIM”
Sevan Karabetoğlu “İklimlendirme sistemlerinde iç ve dış ünite olarak iki ayrı ünitemiz var. Bu dış ünite aslında işi yapan kısım. Dış ünitelerin özellikle tarihi binalarda ibadethanelerde mümkün olduğunca zarar vermeyecek şekilde konumlandırılması gerekiyor. Borulamayı da göz önünde bulundurarak çok uzak bir mesafeye koymadan, binaya zarar vermeyecek şekilde montajını gerçekleştirmek gerekiyor. Bina üzerinde çatı gibi yerleri olsa da statik yüklemelere karşı ve binaya da zarar verme olasılığına karşı, özellikle büyük kapasiteli dış ünitelerin bina ile teması olmayan yerlerde olmasında fayda var. Çatı kısımları, eğer kapasite yüksekse, bahsettiğimiz yer tarihi eser, ibadethane, tarihi bir yerse statik tasarımları o döneme ait tasarımlar olduğu için ekstra yüklemelere karşı planlanmamış durumdalar. Eğer yüksek kapasitede ısıtma-soğutma sisteminiz çatıdaysa bu noktada binaya hasar verebilir” şeklinde konuştu.
“ELEKTRİKLE ÇALIŞAN ÜNİTELERİN YANGIN RİSKİ HER ZAMAN VAR”
Hırka-i Şerif Camii’ndeki doğru konumlandırılmış klima dış ünitelerini örnek gösteren Karabetoğlu “Buradaki sistemler olması gerektiği gibi, VRF dediğimiz sistemle soğutuluyor burası. VRF sistemlerinin avantajları, soğuk akışkanın kontrolünü sağlamak. Genel olarak klimalarda, bina ile fiziksel olarak etkileşimi olan cihazlarda, elektrikle çalışan ünitelerin yangın riski her zaman var. Bu risk klima ile ilişkili değil. Elektrik tesisatı kaynaklı bir durum. Ziyaretçilerin daha fazla olduğu bir iklimlendirme durumu olduğu, zamanda bu kapasiteleri doğru seçmek ve daha verimli olması önemli. Ziyaret edilen objelerin veya tarihi eserlerin, çok daha özel şartlandırma ihtiyaçları var. Müzelerde veya buradaki örneğimizde olduğu gibi özel iklimlendirme durumlarında, daha hassas, daha teknolojik cihaz ve ekipmanlara ihtiyaç olabiliyor. Ergonomik koşuldan ziyade sergilenecek obje için nem sıcaklık gibi faktörlerin kontrollü olması gerekiyor. Avrupa’da özelleşmiş ve daha görece pahalı seçimler yapılabiliyor.” ifadelerini kullandı.
“SADECE İNSAN KONFORU DEĞİL YAPININ DA KONFORU VAR”
Sevan Karabetoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dikkat edilmesi gereken unsur, tükettiği gücü karşılamak üzere tasarlanmış elektrik tesisatı. Burada en önemli faktör elektrik tesisatının kalitesi. Bu tarz yerlerde kurulum yaparken daha özel bir ilgi gerekiyor, bunlara standart bir binaya bir apartmana yapar gibi, bir AVM’ye yapar gibi yapmamız gerekiyor. Şartlandırılmış havanın kalitesinin de önemi var. Nem özellikle binanın malzemesine iç duvarlarına veya içerideki malzemelere zarar vermeyecek bir şartlandırma gerekiyor. Sadece insan konforu değil yapının da konforu var, bunun da dikkate alınması gerekiyor”